Deveye sormuşlar…
“ Neren eğri? “
O da cevap vermiş
“ Nerem doğru ki? “
Şimdi bende Sinop’un,
Doğru yerini arıyorum…
Fakat her tarafı eğri büğrü (!)
…
Trafik?
Keşmekeş…
Cadde ve sokak araları?
Leş…
Kaldırımlar?
Berbat…
Kısacası,
Hani bir tabir vardır ya
Çok affedersiniz…
Etrafı bok götürüyor!
…
Şimdi içinden,
“ Beğenmiyorsan git bu şehirden “diyenler vardır elbet
Fakat “ Ben niye gideyim ki? “
Ben doğma büyüme Sinopluyum…
1746 yılından beri sülalem burada…
Gitmesi gereken biri var ise
Onlar da sonradan gelip,
Bu güzelim şehrimizi bok edenlerdir!
…
Kör değilim çok şükür…
Görüyorum olup bitenleri…
Kimlerin bu şehri kirlettiğini,
Gayet iyi görüyorum…
…
Eski Sinoplular çok iyi bilirler…
Tertemizdi bu şehir…
İçinde yaşayanlar da
Beyefendi ve hanımefendi insanlardı…
Herkes birbirine karşı saygılı ve seviyeli idi
Feodal kafalılar gelene kadar da
Böyle idi Sinop…
…
Ama şimdi bakın…
Yöneticisinden, kiracısına
Alayı feodal kafalı!
Cahil ve görgüsüz doldu etraf…
Gitmesi gerekenler bunlardır işte bu şehirden
Ben değil…
…
Ben kabak çekirdeği yiyip de
Kabuğunu sokağın ortasına atmıyorum.
Pis pis balgam tükürmüyorum sokaklara
Davul zurna çaldırıp,
Şişirmiyorum kimsenin kafasını…
Yüksek sesle konuşmuyorum telefonla…
Küfürlü konuşmuyorum,
özellikle bayanlar geçerken…
Asaletten Sinopluyum yani…
Sonradan olma değil…
Onun için siz gidin bu şehirden…
Ya da bizim dokumuza uyun!
SOSYAL AĞLARDA PAYLAŞ :